Malum Fenerbahçe’de hedef futbolcu bir tek Cengiz Ünder kalmıştı. Ve üstelik bu adamın potansiyeli belli, ne yapacağı, neler yapacakları belli. Üstelik milli takımda yaptıkları da belli. Ama tabii Fenerbahçe’ye gelince işler değişiyor.
Üstelik bir de sakatlanınca çöp muamelesi görmesi alışıldık bir durum. Onu tanıyanlar bile üstündeki forma yüzünden bu yorumu rahatlıkla yapabiliyor.
Adam Avrupa görmüş. Bizim Türkiye’de oynayan futbolcular gibi değil kafası. Bir an önce oynayayım diye düşünmüyor. İyileşmeden sahaya sıkı basmıyor.
Burada İsmail hocanın hakkını da yememek lazım. Cengiz’i dikkatli kullandı. Çünkü onun nasıl önemli bir silah olduğunu biliyor. Maç kazandıracak oyuncu olduğunun farkında. İsmail hocayı bazen eleştirebiliriz. Ama futbolcu kazanma yönünde üstüne tanımam.
Cengiz dün İstanbulspor ile tek başına maç yaptı dersek yalan olmaz. Attığı gollerin üçü klasik imza golleri. Ben ‘Ama rakip zayıf” muhabbetlerine pek takılmam. Evet zayıf ama Cengiz’in öz güveni için çok önemliydi bu maç.
Tabii galibiyeti sadece Cengiz’e bağlamak da yanlış… Szymanski’nin aklı ile oynaması, Mert Müldür’ün çabası, İsmail ile Crespo’nun ciğersiz koşuları, Dzeko’nun zeka dolu oyun anlayışı da sonuçta etken oldu.
Fenerbahçe’nin eleştireceğim tek noktası savunmasıydı. Sonuç olarak eksik kadroya rağmen ligdeki en rahat maçını oynadı ve rahat kazandı.
Akılda kalanlar
Livakovic: Fenerbahçe’nin ilk golünden sonra çok kritik kurtarışlar yaptı. Bu kurtarışları maç boyunca da devam etti. Kolay değil hayatı boyunca Zagrep’ten çıkmayan bir oyuncunun yeni bir ülkeye gelmesi ve uyum göstermesi.
Tadic: İyisin hoşsun, rakibin oyun sisteminde değişiklikler yaptırıyorsun, psikolojik olarak katkın çok büyük ama penaltıların facia. Ya hoca penaltıcıyı değiştirecek ya da Tadic tarzını. Yoksa millet kalpten gidecek.