Gonca Kocabaş / Milliyet.com.tr – Burçak-İbrahim Yakut ilk yaptıkları karavanlarıyla 9 ayda 60 şehir gezerek oldukça kapsamlı bir Türkiye turu yaptı. Çift, karavanla gezerken doğayı keşfedip büyülenip duygularını doruklarda yaşayanlardan. Yolda karşılaştıkları herkes sayesinde hayatı tanıyıp her gün yeni bir öğretiyle yollarına devam eden Yakut çifti, karavanın da bu nedenle bir okul olduğu kanaatinde. Şimdiki hayatları ise şehirdekine kıyasla daha sakin, koşturmacasız ve içinde bulundukları ana odaklı akıyor.
İlk karavanları Minerva’N ile şehir şehir gezerek, “Ülkemizde nasıl güzel yerler varmış da gerek çalışma hayatı gerek maddi koşullar dolayısıyla mahrum kalmışız diyorduk” diyen Burçak-İbrahim Yakut, sonrasında böylesi bir hayatı kendileri için bir yaşam biçimine dönüştürdü ve Türkiye turlarının sonunda artık betondan bir binaya dönemeyeceklerine karar verdi.
‘HÂLÂ O VİDEONUN ETKİSİNDEYİZ’
Tam zamanlı karavan yaşamında herhangi bir doldur-boşalt istasyonlarının olmayacağını göz önünde bulundurarak kendilerine tüm ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri, ev konforunu aratmayacak daha büyük bir karavan yapmak isteyince ortaya ‘Aşiyan’ adını verdikleri karavanları çıktı. “Elbette betona mahkûm yaşamak istemiyorsak bunu başka türlü de şekillendirebilirdik, bir köy evi gibi’ diyen çift, “Fakat artık karavan ve mobilize hayat o kadar iliklerimize işlemişti ki bu yaşam biçiminden kopamadık. Ne olduğu hiç fark etmez, herhangi bir durumda evimizin anahtarı o kontağı çevirecek” bilgisini paylaştı.
Geçtiğimiz 6 Şubat’ta yaşanan ve tüm Türkiye’yi derinden sarsan deprem felaketiyle ilgili de konuşan Yakut çifti, “Bizim o videodaki deneyimimiz hâlâ etkisinde olduğumuz ve nasıl olduğunu anlamadığımız bir şekilde, çok tesadüfi ve bir o kadar da işaret mi bu acaba diye düşünmeden edemediğimiz bir şekilde gerçekleşti. Kanalımıza videolarımızı her pazar kahvaltısında yükler, takipçilerimizle buluşuruz. 5 Şubat pazar günü depremi konuştuk ve 6 Şubat’ta kara haberle uyandık” deyip videoda yaşananları şu sözlerle anlattı:
“O videoda İbrahim şehirde kalmak zorunda olduğumuz zamanlarda karavanı binaların altına park etmemekten bahsediyordu. Ben ise onunla alay ediyordum. Karavanla konaklayacak yer bulmak, hele ki şehirde bulmak çok çok zor. Hem kalabalık yüzünden park yeri yok hem de düz zemin daha nadir bulunuyor. Uyuduğumuz ve içinde yaşam sürdürdüğümüz için aracın düzlükte kalması da şart. Ben de bıktım bu huyundan, gecenin körü de olsa yorgun argın da olsak binasız yer arar durur. Bense vakit kaybetmeyelim derdinde, ‘Deprem gelecek de seni mi bulacak’ diye gülüp eğlenirdim. Tabii ki bu şiddette bir depremi ve sonuçlarını tahayyül edememektendi benimkisi. Ancak İbrahim 1999’daki depremi yaşadığı için benden daha bilinçli.”
‘ŞİMDİ EVDE OLSAM AYAĞIMI UZATIR TELEVİZYON İZLERDİM’
Videodaki tartışmanın da bu iki görüş arasında olduğuna değinen Burçak-İbrahim Yakut , “İkimizin birbirinden farklı görüşü ülkenin bir aynasıymış resmen. Çoğunluk tabii ki İbrahim’i haklı buldu ve tedbirciliği takdir topladı. Sonrasında o günün gecesi böyle bir felaket gerçekleşti. Bu da bana çok büyük ders oldu. Öyle ‘Seni mi bulacak’larla değil tedbiri elden bırakmayarak, ne olur ne olmaz diyerek yaşamaya başladık” dedi.
Depremden sonra pek çok insan karavanda yaşamı bir kaçış noktası olarak gördü. ‘Şehirde yaşam devam ederken karavanda kalınabilir mi?’ sorusunun en çok merak edilen konu olduğunu dile getiren karavancı çift, takipçilerinin karavanda duş ve tuvalet, elektriğin sınırlı olması, su temini, okula giden çocuklarla böyle bir yaşamın sürdürebilirliği konusunda tereddütlerinin olduğunu gördü.
3 yıldır tam zamanlı karavan yaşamını deneyimleyen Seyyarhane Burçak ve İbrahim, “Gülü seven dikenine katlanır misali bazı zorlukları görmezden gelmemizi gerektiriyor. Çünkü çok alıştık karavanın rutinine, biz zorlanmıyoruz. Bu yaşamın verdiği haz, kapınızın her gün farklı manzaralara açılması bazı zorluklarından daha ağır basıyor” diyor. Bu yaşamın bu bakış açısıyla sürdürülebilir hale geldiğine dikkat çeken Yakut çifti, “Çevremizden duyduklarımıza, gördüklerimize göre bu hayatın sunduklarına odaklanılmadığında; az suyla yaşanır mı, bu tuvaleti boşaltmakla mı uğraşacağım, şimdi evde olsaydım ayağımı uzatır tv izlerdim’e kadar gidiyor onun sonu. Deprem konusunu düşündüğümüzde de evet betonarme bir binaya göre daha güvenli fakat karavanın da kendine göre tedbir gerektiren güvenliksiz hissedebileceğiniz bir dinamiği var. Sürekli yollarda olan bir araç olduğunu düşünürsek kaza riski var. Sonra şehirde ya da doğada fark etmeksizin bir insan tarafından dışarıdan gelebilecek bir müdahaleye çok açık. Bu yüzden özellikle güvende hissetmediğimiz tekinsiz yerlerde konaklamamaya çalışıyoruz. Hırsızlık olabilir endişesiyle aracı gönül rahatlığıyla herhangi bir yere bırakıp gidememek de buna örnek olabilir. Çünkü içerisinde bir evde bulunan her şey var” ifadelerine yer verdi.
‘TAM ZAMANLI KARAVAN HAYATINI HERKES YAPAMAYABİLİR’
“Deprem açısından karavan tabii ki daha güvenli ve bir gün hiç ummadığınız anda eviniz başınıza yıkılabilir gibi bir korkunuz yok ki en büyük artısı da herhalde bu” diyen Yakut çifti, “Ev çünkü hane; insanın kendini en güvende hissedeceği yerdir. Mekan-bağımsız kendimizi evimizde hissettiğimiz bir doğamız, yaşam biçimimiz olduğu için kendimizi şanslı azınlıktan sayıyoruz açıkçası. Bu çok büyük bir özgürlük, çok büyük bir zenginlik. Söylediklerimizin şiddetini anlayabilmek için ne yazık ki bu duyguyu bir kez olsun tatmak gerekiyor. Zaten sonrasında da vazgeçilmiyor. Bu nedenledir ki gönlünde karavan olan herkesin hayali gerçek olsun. Eksi yanı için ise diyeceğimiz şu: Konformist bir hayat sürdürmek isteyenler için karavan başlı başına bir eksi” açıklamasında bulundu.
Deprem sonrası bir anda karavana bir yönelim olduğunun altını çizen ve aslında karavan hayali kurup erteleyenlerin süreçlerini hızlandırdıklarını söyleyen çift, “Biz bu yaşam biçiminin tam zamanlı şekilde sürdürülmesini herkesin yapamayacağı kanaatindeyiz. Sürekli gitmeniz gereken bir işiniz, çocuklarınızın okulu gibi devamlılık isteyen durumlar varsa maalesef karavanın var olan zorluğu iki katına çıkıyor” deyip ekledi:
“Bizim önerimiz bunu isteyen insanların, önce bir karavan kiralamaları ve bu hayatın kendilerine ve yaşam standartlarına uygun olup olmadığını kendi deneyimleriyle elde etmeleri. Tabii ki zaruri olarak bir gecede evlerinden olan insanlar karavanda rahatlıkla yaşayabilirler. Özellikle çadıra göre oldukça da konforlu olur. Ancak koşulların zorlamadığı bir durumda kiralayıp karavanı deneyimlemeliler.”