SMR’ler, denizaltı ve uçak gemileri gibi askeri gemilerde kullanılan reaktörlere benzer şekilde kompakt ve isimleri gibi küçük reaktörlerdir. Ancak, askeri gemilerin dar alanlarına uyacak şekilde özelleştirilmediği için, SMR’ler daha uygun maliyetli olarak üretilebilir. Ayrıca, modüler tasarımları sayesinde, geleneksel nükleer santrallere kıyasla daha düşük işletme maliyetleri vadediyorlar.
Veri merkezleri için nükleer enerji dönemi başlıyor
Bununla birlikte Oracle’ın SMR’leri kurmayı planladığı bölgelerde nükleer santrallere ilişkin bazı endişeler bulunuyor. Çernobil ve Fukuşima gibi yüksek profilli nükleer kazalar, nükleer enerjinin çevresindeki olumsuz algıyı artırmış durumda. Bu nedenle, Oracle’ın SMR’lerin kurulumu için gerekli izinleri alması zorlayıcı olabilir.
Oracle kurucusu, icra kurulu başkanı ve CTO Larry Ellison, firmanın dünya çapında faaliyette veya yapım aşamasında olan 162 bulut veri merkezi bulunduğunu söylüyor. Bu veri merkezlerinin en büyüğü 800 megawatt gücünde ve dünyanın en büyük yapay zeka modellerini eğitebilecek on binlerce Nvidia GPU’ya ev sahipliği yapacağını söyleyen Ellison, yakında Oracle’ın 1 GW’tan daha büyük veri merkezlerinin inşaatına başlayacağını belirtiyor. Firma, gelecekte ise 2.000 adet veri merkezi kurmayı planlıyor.
Elektrik maliyetleri, Oracle’ın en büyük giderlerinden biri ve bu durum, şirketi sürdürülebilir enerji kaynakları arayışına yöneltiyor. Küresel ısınma ve karbon ayak izi endişeleri, şirketlerin yeşil enerji çözümlerine yönelmesini zorunlu kılıyor. SMR’ler, bu konuda ekonomik ve çevre dostu bir alternatif sunabilir.
Microsoft’un da nükleer enerji stratejisi üzerine çalıştığı belirtiliyor, ancak Oracle bu alanda ilk adımı atan şirketlerden biri olarak izinleri almaya başladı. Ancak, SMR’lerin operasyonel hale gelmesi birkaç yıl sürecektir; en iyimser tahminlerde bu reaktörlerin 2030’ların başında kullanılabilir hale gelmesi bekleniyor.